İnsanoğlu aynaya bakar kendini görür.İçine bakar “kendi”ni görür. İçine bakabilen insan büyük bir duygu hazinesinin kapısını aralamıştır aslında. Orada gerçekten bir hazine vardır: Korku, ümit, sevgi, hüzün, aşk, tutku. İnsana ait her duygu öylece durmaktadır “içimizde “, ve eğer cesaret edip bakabiliyorsak o hazineye en yoğun, en derin hissettiğimiz anlarda bile biz bir “cesur yürek “ olmalıyız.
Bir cesur yürek bazen “kendine” baktığında çok derin bir ümitsizlik ,karamsarlık olduğunu fark edebilir orada. Bu duygu durum öyle bir haldir ki; pes der insan artık, ben oynamıyorum, hayat karşısında çaresizim, acizim, adeta kanatları olmayan bir kuş gibiyim. Bilinçaltında bu düşünceler yüzerken biz bilinç üstünde ümitsiz, donuk bir yüz görürüz. Kişinin parmağını kıpırdatacak gücü yoktur nasıl evinin işini ya da ofiste onu bekleyen dağ gibi işleri yapabilsindi. Hep bu yakınmaları dile getirir psikolojik danışma ofislerinde danışanlar. DEPRESYON dediğimiz hastalığın tablosudur bu aslında. Aciz, güçsüz, tükenmiş, hatalı, suçlu hisseder kişi kendini. En kötüsü de “iyileşemez” hisseder.
Bizi mutlu eden şudur ki; kişinin bu hissi tamamen hastalığının kendisinde oluşturduğu çarpıtılmış, karamsar tablonun ürünüdür. Zira depresyon kesinlikle tedavi edilebilen bir duygu durum hastalığıdır. Bir uzman denetiminde gerçekleşecek olan ilaç tedavisi ve psikoterapi yardımı kişiyi tamamen bu duygu durum şikayetlerinden kurtaracaktır.
Ve bir uzman olarak diyorum ki, depresyon aslında kişinin kendi içsel süreçlerini anlaması ve tanıması adına, yaşama dair bilgelik kazanması adına olumlu bir yaşam tecrübesine bile dönüşebilir.
Ruhunuza iyi bakın Sevgili Dostlarımız!
Psikolog Arzu Tatlı